Demokrasi, Kişisel Hak ve Özgürlükler

Demokrasi, Kişisel Hak ve Özgürlükler

Demokrasi, Kişisel Hak ve Özgürlükler

Demokrasi, Kişisel Hak ve Özgürlükler;

 

Değerli okurlar,

 

Ülkemizde yaşanan son olaylardan sonra bu sayıda sizlere iş hayatından bahsetmek yerine toplumun su ve hava kadar ihtiyacı olan iki önemli unsurundan bahsetmeyi uygun gördüm. Umarım kötü günler hızla geride kalır.

Bu iki unsur Demokrasi ve Kişisel Hak ve Özgürlüklerdir.

Önce Demokrasiden başlarsak kökü eski Yunancadan gelen iki sözcük            Demos = Halk ve Kratos = Otorite birleşerek halk iradesi anlamına gelen Demokrasiyi oluşturur. Demokraside hiçbir ırk, din, renk, dil, sınıf, meslek diğerine üstünlük sağlayamaz. Herkes yasalar önünde eşittir. Bu konudaki çarpıcı örnek lise yıllarında okuduğumuz George Orwell’ in meşhur romanı (siyasi mizah kitabı) Hayvan Çiftliğindeki gibi çiftliği ele geçiren “domuzlar” önce “tüm hayvanlar eşittir” der ancak bu slogan zamanla değişir ve “tüm hayvanlar eşittir fakat bazı hayvanlar daha eşittir” haline gelir. Hal böyle olunca da demokrasiden eser kalmaz. Çünkü kişisel hak ve özgürlükler büyük yara almıştır. Demokrasini yani halkın kendi kendini yönetmesinin en önemli unsuru da siyasi partilerdir. Siyasi partiler olmadan Demokrasi olmaz. Siyasi partiler Demokrasinin vazgeçilmez unsurudur.

Ayrıca Demokrasilerde vesayet ve tahakküm demokratik yapıya büyük zarar veren iki önemli yaklaşımdır. Kişi veya kurumların toplum üzerinde vesayet ve tahakküm yarattığı demokrasilerde gerçek Demokrasilerden söz edilemez. Burada da Devletin tarafsız olması önemli bir zorunluluktur. Tarafsız devletin olmadığı hallerde gerçek anlamda demokratik bir sivil toplumdan bahsedilemez. Gerçek anlamda kurumsallaşan bir Demokrasi ve Devlet tam olarak bağımsız ve adil yapıdadır.

Devlet Demokratik yapıda vesayet ve tahakkümden etkilenmez ve sivil toplum ile hakkaniyetli bir ilişki içerisindedir. Son paragrafta ise Prof. Daron Acemoğlu’nun James Robinson ile yazdığı “Ülkeler Neden Başarısız Olur” isimli kitabından alıntı yaparak yazıma son vermek istiyorum.

Söz konusu kitapta ekonomi, siyaset ve demokrasi üçgeninde kurumların kapsayıcı ya da dışlayıcı olarak iki temel özellik üzerinde analizleri yer almakta. Hep söylenen ama icraatta pekte başarılı olunamayan kurumsal ve yapısal reformların temeline indiğimizde reformlar gerçekleştikçe kapsayıcı yapının arttığını, ancak reformlar durduğunda ise dışlayıcı kurumların güçlendiğini görmekteyiz. Burada da her güçlü demokraside olduğu gibi güçlü sivil toplum organizasyonlarına çok ihtiyaç duyulmaktadır. Kapsayıcı kurumların başarılı olması için dinamik bir bilgi edinme sistemi, şeffaflık, siyasete aktif katılım, hukuk sisteminin hızlanması ve reforma tabi tutulması, devletin ekonomideki rolü ve payının küçülmesi, şeffaf ve hakkaniyetli bir ihale sistemi, kapsayıcı kurum ve yapısal reform beklenilen olarak belirtilebilir.

Daha demokratik ve huzurlu günler dileği ile.